ASKERLİK-7

 

ASKERLİK -  7  -

Türkü çağıra çağıra gidersin,Tuğluklu Aptil ağanın oğlu Süleyman Ertorun ile Sivasa Askerlik yapmaya gittik.Sivası gezdik 58 in 11 inci ayında 24 üncü orduya teslim olduk.Tekavil tepede eğitime başladık bir gün mutfağa soğan soymaya gittim ,Gurucalı Muzaffer Mutfak onbaşısı imiş Allah razı olsun bana sahip çıktı.Ankara Çubuk,ta arabacılık yapıyodu Askerlikten sonra Avusturalyaya gitmişti öldüyse Allah rahmet eylesin.Aşağı beşinci Tugayın mutfağında Kaldırım'lı ŞEBO vardı,onunda çok iyiliğini gördüm.

Arkadaşlar arasında efkar basar başlardım Türküye.Bir gün Halis Erenoğlu ordu evine dediler Güzel Türkü söylediğimi söylemişler;Binbaşı Orhan bey Beni sahneye çıkardı ,Emirdağ Havalarını pek bilmezler diye.

Gidin bulutlat gidin,Yarime selam edin,Yarim tatlı uykuda,Uykusun haram edin.

Ardından uzun hava Baba bugün Hava bulanık,vallahi ciğerim başı yanık,Bu ne zalım sevda el yatmış ben uyanık.Bu gün ayın üçüdür girme bostan içidir,dudakların bal kaymak,dilin badem içidir.

Söyledim çok beğendi,artık ordu evinin malı oldum.Akşamları Garnizonda sahneye çıkıyorum Subay aileleri bazen de asker arkadaşları eğlendiriyo hüzünlendiriyo Türkü Şarkı söylüyorum.Rahatım beyde yok;Yemin merasiminden sonra Rahmetli Süleyman Ertorun Çarşıya çıkacakmış .Bir asker arkadaş ordu evinin camından bi bak hemşehrin seni çağırıyo dediler.Camı açtım Baktım Süleyman o hemşerim içeri gel dedim,Halis Emirdağına mektup yazıyom çarşıdan postalayacağım ,benden de selam yaz dedim,''Seni yazıyorum Halis burada ses sanatçısı oldu''diye,;Len aman gardaşım yazma ,o zaman bizim geleneğimizde çok ayıplarlardı,Ağa çocuğuyuz ya birde Köklü bir ailenin evladıyız ,bu meslek  Emirdağında düğünlerde icra eden Abdallarla anılır Çalgıcı diye yöre halkı tarafından aşağılanır ne bileyim cahillik, o zaman o kompleksle utandım utanılacak ne varsa ?Doğru orduevi başkanı Orhan Binbaşının yanına vardım,Komutanım ben eğitime gitmek istiyorum dedim Oğlum aklını dökme sende istikbal var,etme tutma dediysede Efendim bizde ayıplarlar,Siz bilirsiniz beni birliğime gönderin dedim,Orhan bey beni ikna edemedi ,geri gönderdi ,eğitime tekrar başladık.Dağıtım geldi çattı Yüzbaşı Yılmaz Çavuşoğlu dağıtım yapıyo,benim ismim geçti Halis Erenoğlu gel gel buraya ,Halil Erenoğlu ,Amcam dedim nerde dedi bende Konyada dedim ,seni burada bırakıyom ,kabul ettim,.Hemde Tümene vermiş Allah razı olsun,Ehliyetim var birde Askeri ehliyet şartmış,İzmirli Erol onunla beni 59 Şöfor Eğitim Bölüğüne gönderdiler vardık ,ehliyetlisiniz evet dedim,;Haydi tabak kaşık yıkamaya 125 tabak-125 kaşık yıkadım .Anam rahmetli oğlum Asker ocağı Peygamber ocağı sakın hile yapma derdi ,o aklıma gelirdi kaşığı tabağı pırıl pırıl yapardım,nerde ağır işler varsa biz sivil ehliyetlilere yaptırırlardı,seve seve yapardım,bir aya yakın devam etti ,Arkamızdan yeni sivil ehliyetliler geldi Bize Askeri ehliyeti verip savuşturdular.

59 Tümene geldim Paşaya şöfor seçlecekmiş ,benide çağırdılar.Emir subayına bir selam Paşam beni istemişsin dedim ben Paşa değilim Paşa içeride ,içeri girdiğimde 5 -6 kişi var hepsi sivil ehliyetli,kimi İstanbullu kimi İzmirli ,Paşanın gözü beni tuttu bana bakıp duruyo,nihayeti sordu Evladım sen nerelisin? Bende Afyon-Emirdağ'lıyım dedim.''Bizim Aziziyeden mi''dedi!Allah insanı çift yaratıyo Aynı Köle Kadire Benziyo Köleler Desem Olmaz Paşam Tirlöklerden misiniz dedim,?Hayır oğlum subaylığım Firiklide Alay Karargahında geçti,Suvermezin Güzeli  gine meşhurmu diye sordu?Yunan subayı Bu köyden Gülnazik diye güzeller güzeli bir kızımızı ,alıp Yunanistana götürmüş,Kız gemide gelirken ,ailem yunan dölünü kabul etmez diye denize atmış derlerdi ,sonu acıklı biten bir hikayesi vardı dedi.Benden için bu çocuğu deneyeyim dedi ordunattan iki astsubay bir üsteğmen 57 model Steyşin Şavrole ,ye bindik 107 Km.Tokat Almusa kadar uzandık,orda pidenin üzerine et patlıcan biber koymuşlar onu yedik,geri döndük banada iyi araba kullanıyosun demişlerdi Paşaya da söylemişler,Artık paşanın şöforu oldum,59 Tümen komutanı Tümgeneral Şevket Doğu Paşanın şöforuyum.Askerik bitene kadar da şöforluğunu yaptım.Bilgin doğan Rahmetli Öğleyin  Tugaydan subayları servisle getirirdi.Duymuş geldi gülüyo ''Damat gibi olmuşsun'' diyo.Her servis yaptığında Cemseyi jandarmanın önüne çeker gelir benle,Ben karavana yemiyodum;Tümenin arkasında Sivil çaycı Mümin dayının kahvesinde öğle yameklerini beraber yerdik,bu terhis olana kadar devam etti.

1960 İhtilalinden sonra  26-07-1960 Reisi Cumhur Cemal Gürsel ve Alpaslan Türkeş Sivasa geldiler Jeep Askeri aracımla Şehir meydanında gezdirdim.

Paşayla birlikleri Teftişe gideceğiz Emir subayı Ekrem Özyılmaz bize bağlı Tugayları,Bölükleri nerde ne varsa yazılı verdi.Tokat-Amasya-Samsun..Amasya Carcurumda Altıncı tugay var,Kayseride 59 Şöfor eğitim bölüğü –Malatyada Top.Alayı –Erzincan Özel taburlar bize bağlı  Bizde Erzuruma bağlı idik,Şevket paşa yaş bakımından emekli oldu.Yerine Tüm general Rasim Atakan geldi Nur içinde yatsın şekermi şeker  Arabadan her inişte teşekkür eder ,Araba kullanmak isterse benden müsaade alır ,tabi genç dinamik durmadan birlikleri teftiş ederdik,bu böyle 27 mayıs inkılabına kadar sürdü,inkılapta emekliye sevk ettiler,Yerine harp okulundan Mustafa Kemal Özsancak isimli bir Albay verdiler,o Albaydan teskereyi aldım.Doğru yüzbaşı Yılmaz Çavuşoğlunun Evine vedalaşmaya ,elini öptü''Halis burda gösterdiğin insanlığını efendiliğini karakterini siviliktede göster''Eline diline beline sahip ol muaffak olursun.Nasıl göstermeyeyim Halil Amcamın devre Arkadaşı imiş beni Sivasta bıraktı Allaha şükür her ikisinede laf getirmedim

TERHİS

,Arkadaşlarla vedalaştım ver elini Emirdağ ,Gelir gelmez Çıldırlarda çalıştım Tankerle İzmitten akaryakıt,Henşchel  le pancar çekmeye başladım,Berliye kamyonun üstüne kasa koydurdular Afyon –Denizli-Nazilli-İzmir …Bursa –Ankara –Adana-Diyarbakır-Van çalışıyodum bıraktım.Yukarı Piribeylili Hamza amcanın Austın otobüse geçtim ,Sonra aynı köyden Uçkurlu 7 tonluk Thmes kamyon almış Sebzeye çalıştım Mersin Polatlı---Mersin Sivrihisar—Mersin Emirdağ—Mersin Kütahya maaşımda iyi 750 tl.helal ettireyim diye özden çalışıyorum.Biçer zamanı geldi Yukarı Piribeyliden Şakir ağanın biçere şöfor durdum sezon sonuna kadar aldığımparayı önden verip Steyşin Vagon pikap aldım,o dönemde Emirdağınn içinde başka araç sahipleri vardı müşterileride ,çalıştıramadım,pikabı sattım.Kör Tahire (Tahir Karaca)rastladım,Halis Doktor Aliihsan Karaca ilen Bursada otobüs kapatıyoruz Bizde çalış dedi 600 tl maaş kabul ettim.Avans Aldım doğru Bursaya otobüsün başına ,Alıp Eskişehire geldim Kurban kesildi,Eskişehir plakası aldık.Bursa –Ankara çalışmaya başladık,Daha sonra Evimi çocukları Eskişehire taşıdım,önce Odunpazarında Eski Kalabak kuyusunun yanında Kütahyalı Ömer amcanın Evini Tuttum orada oturuyoruz.Birde Doktor Mehmet Sağlam ve birkaç şöfor arkadaş ile Sağlam Turizm diye bir Firma kurduk,Bursa Balıkesir üzerinden İstanbul ,Ankara,Erdek açtık.

 HAC.

Yıl 1963. Bir otobüs şirketinde çalışıyom. O sene şirket olarak Hacca gittik. Eş, dost annesini, ebesini bana emanet etti. O zamanın otobüsleri şimdiki gibi klimalı rahat değildi. O sıcakta camları açar serinlerdik. Otobüslerin üzerlerinde büyük bagaj vardı. Hacıların gidiş dönüş yükünü yüklerdik. Ürdün sınırına vardık. Patronlar ve mihmandar hocalar, “Toprak bastı parası var, her hacı bunu verecek.” dediler. Baktım, otobüslerdeki parayı hacılardan hocalar topluyo! Ben de duydum, sınırda konuşlanmış görevli Ürdün askerleri var, çoğu Çerkez kökenli ve Türkçe biliyor, bekliyom, biri geldi. “Sen Türk müsün?” diye sordu evet dedim, Ürdün Kralı için “Ya kardeşim fakir ülkem Kral Adam Peygamber soyundan geliyor, (karşıdaki paletli çekici araçları göstererek) şurdakileri müslüman kardeşlerim, hacılar çölde kalmasın diye konuşlandırdı! Sizlerde ‘toprak bastı parası alıyo’ diye adamı zan altında bırakıp günahına giriyosunuz Hacı, yok böyle bişey.” dedi. Doğruyu öğrendim ya Allah var sesimi çıkarmayacaktım. ‘Halis sen bunu öğrendin, yarın Allah’ın huzuruna varacaksın, Allah sana bile bile hacıları neden sordurdun demez mi?’ diye düşüne düşüne otobüse vardım. Otobüsümdeki tüm hacılara “Toprak bastı parası denen bişey yokmuş, gelirlerse sakın vermeyin, Ürdün subayı söyledi.” dedim. Beyaz sakallı bir amca arabadan indi, gitti sordu geldi. O da “Şoför efendi doğru söylüyor, yokmuş, vermeyin.” dedi. Tabi ki duymuşlar, suç oldu. Bana gelip “Kardeşim eski köye yeni adet mi getirmeye çalışıyosun? Sen doğrucu başı mısın? Bu adettendir. Yıllardır alınıyo. Toplanan para, şirket sahibi mihmandar, hocalar, şoförler arasında pay ediliyor. Bu da bizlerin hakkı, al hakkını sesini çıkarma ortak ol.” dediler. En nefret ettiğim şey, ben de “Alın, alın da pisliğinize günahsız insanları alet etmeyin, adam gibi, hacılardan biz topluyok deyin, beni karıştırmayın, bu zamana kadar evlatlarımın gırtlağından haram lokma geçmedi, canımı sıkmayın çekin gidin” dedim. O zamana kadar hocalara laf söyletmezdim. Kutsal topraklarda bunu yaşayınca gözümden düştüler. İyi şoförüm. Ulusoy’dan, Kamil Koç’a kadar istiyolar, bana her kapı açık. Sinirlendim ya, bi an içimden otobüsü bırakmak geldi. ‘Halis Hac’da otobüsü bırakmış.’ demesinler diye sesimi çıkarmadım. Patronlar, “Onun arabasına varmayın, ordan toplamayın.” demişler. Arabanın gölgesinde yatıyom. Biri yanımda ayakta duruyor. Baktım patron. “Ne var? Gedilen! Sizi yanlış tanımışım.” dedim. Bana, “Kalk seninle şeytan taşlamaya gidecem.” dedi. “Git kendin taşla ben gelmiyom.” dediysem de, illa da senle taşlayacam diye ısrar etti. Kalktım, taşlanacak yere varırken gülümsedim. Patron. “Halis Allah aşkına niye gülümsedin?” dedi. Yok mok dediysem de, “Karşıdaki şeytan seni görünce ‘Bu da beni taşlıyo.’ der.” dedim. Bana “O kadar mı Şeytanım?” dedi. “Sen daha iyi bilirsin.” dedim. “Halis, Halis çok dürüstsün. Senin düşündüğün düzen bu dünyada hayatta olmaz, olmaz.” dedi. Dediği gibi olmadı, olmuyo da. Para yer tanrısı olmuş. Hacısı da Hocası da ona tapıyo!

Medine’de Peygamber Efendimizin huzurunda kırk namaz kılınacak. Otobüste bir kadın tek başına oturuyor. “Teyze sen niye oturuyosun?” dedim. “Yavrum benim kimsem yok.” dedi. “Beni evlatlığa kabul edersen ben sana yardım edeyim, hem de diğer hacılar ile tanıştırayım.” dedim, kabul etti. Diğer hacılar ile kaynaştılar. Otobüsümdeki hacıların her dediklerini yaptım. Hepsi emanet, bana güvenmişler, yüzlerini kara çıkarmadım. İçimizde fesat ayaklı gasteler vardı, “Halis yaşlı kadınlara yardım ediyo, onlardan geçiniyo” dedirtmemek için valla bir tek çaylarını bile içmedim. Cüneyt Arkın’ın Babası iki kez benimle 1 nolu koltukta Hacca gitti geldi. Bir kadayıf tepsisi buldum. Bazen domates, biber, salatalık, kristal Zeytinyağı ile salata yapar, bazen yemek yapıp imkanı olmayanları, Arap dahil doyururdum. Haccı tamamladık. Eskişehir’e geldik. Gene yola gittim geldim. Yazıhaneye uğradım. Garajda “Bi Hacı kadın seni arıyo.” dediler. Aklıma ‘Otobüste bişey mi unuttu acaba?’ gibi sorular geldi. Sivrihisar Caddesinde çalıştğım şirketin bürosu vardı, şimdi Paşabahçe mamullerini satıyolar. Oraya vardım. Hacı Ana orda oturuyo. Elini öptüm “Hacı Ana beni arar dururmuşsun.” dedim. “Yavrum senin Hacda yaptığın iyilikleri unutmadım. Kale Caddesinde (şimdi Kıbrıs Şehitleri Caddesi olmuş, Gemicigillerin olduğu yer) müstakil bahçeli bir evim var, yeni Astsubay çıktı 275 TL’ye oturuyodu, ev boş, gel sen orda otur.” dedi. Hacı Ana ben Odunpazarı’nda 80 TL’ye oturuyom.” dedim. “Oğlum senden para pul istemiyom, evi sana bedava vereceğim, ben ölene kadar otur, iyiliğini unutmuyorum.” dedi. Ben de “Bedava olur mu? İyi bi kiracı bul.” dedimse de “Oğlum Hacda beni oğlun olarak kabul et demiştin, ben seni oğlum olarak kabul ettim. Gel sen de beni Ana kabul et, Ananı üzme.” dedi. Bir süre Hacı Kadının evinde bedava oturduk. Demek ki Allah için ne yaparsan, Allah karşılığını veriyo.

Ben İzmir –İstanbul çalışırken Mekanı Cennet olsun Şaban Yentür(DAYIM)Gelin yalnız diye çocukların yanında Onlarda Rahmetli oldu Kızı Gülsen yada hanımı Saniye Ablayı birakırdı.Hacı Annenin evinde kira vermiyoruz Epey de altınımız birikti Toma Fehmi  Hayrullah amcanın Ziya beraber gezerdik;Nurlar içinde yatsınlar Ziya''Halis biz seni bi adam zannediyoduk deyince kan beynime yürüdü ,ne biçim konuşuyosunuz lan'' dedim.Emirdağlılar babasına bakmıyo diyolar senin baban bizim babamız sayılır güzel gardaşım getir bakalım dediler,çok sevdiğim arkadaşları tersledim ,Yahu arkadaşım daha önce Kaç kez getirdim.Alışsın vaktini geçirsin diye ,Oğlumu Yunusemre ilkokoluna dahi götürüp getiriyodu , Durmadı.diğer kardeşlerime Şaban dayı ile haber gönderdik siz ne kadar yapıyosanız ben iki katını vereyim dedim olmadı,''Kuduz onmaz,daladığını da ondurmaz''.

Bir bahar günü Oğlumla Hanımı Emirdağına gönderdim o gün kayınvalidelerde yatıp sabah eve varmışlar Babam camı açmış Camın önünde tabaka ,sigara sarmış sigara içiyo,Temiz Bahar havası sabah sabah odaya giriyo, Odada bir tek divan yatak birde oturduğu tahta sandalye,Hanım oğlum elini öpmüş duyan konu komşu akraba hoş geldine gelmişler,Hanım Baba Eskişehire götüreyim seni Halis te böyle istiyor ,bundan sonra orada bizle yaşa,dediysede Kızım benim meskenim buralar ,kaç kez oraya geldim duramadım,sıkılıyorum Eskişehirde ,diye kabul etmemiş.Hanım 20 lirayı oğluma verip bunu Dedene ver demiş oğlum Babama parayı vermek için uzattığında Oğlum harçlık yaparsın diye almak istememiş zorla cebine koymuş. O an duygulanıp eskinin koca Ağası sanıyorum ben bu duruma düşecek adammıydım diye gözünden yaş gelmiş.Eskişehire gelince Hanım anlattı çok üzüldüm.Şaban dayı da yeğenim geline sordum epey Altın para yapmışsınız ,Verem hastanesinin karşısı Yedi buçuk lira,ordan sana bir yer alalım seni senin geleceğinide ihya eder dedi.Dayı haklısında biliyosun babama bakmıyolarmış diye dedi kodu çıkarmışlar, dünde çok sevdiğim arkadaşım beni Garajda rezil etti dedim.Karakterine göre bir laf ettin yeğenim. Adil Ağa yabana atılacak bir adam değildi bakarsan senin için iyi olur ,Salih Çıldır Halis Efendi seni çok severim Adil Ağa baban Gerçek ağaydı köylüsü kentlisi karşılıksız herkese yardımı oldu Adamdı,Altın yere düşmeyinen pul olmaz bak oğlum dedi .

Bir kez daha deneyim dedim!

Ertesi sabah Rahmetli babamı tekrar Eskişehire getirmek için Emirdağ'ına gittim.Aşçı Abdullah ın Lokantaya geldik , babam çorba içiyo .Eskişehire döneceğimiz ötobüsün gelmesini bekliyoruz.Bir an Babasına bakmıyo diye dedikodu çıkaran  Babamın akrabası ve yeğeni lokanta önünde belirdiler! Bana hoş geldin yeğen diyecek diye aklımdan geçirirken! H.E Bana dönüp " Len Deyyus Bölemi nereye görürüyosun" dedi! Hiç haketmediğim bu hakaret ile kafama kaynar sular döküldü.Sanki saklı gizli bir şey kaçırıyom, kötü bir iş yapıyomuşum gibi suçlanmak çok ağrıma gitti.Peşin hüküm, önyargı ile hem bakmıyo de dedikodu yap ,beni kötüle , şimdide hakaret edip bölemi nereye götürüyorsun de!

Hoca ne biçim konuşuyosun " ben Deyyus değilim'' , bakmıyo dediğiniz Babamı bakmaya götürüyorum".Daha önce defalarca Eskişehire götürdüğümü, orada duramadığını, Emirdağında ki iki lokantada yediği yemeğin borcunu  her ay gelip ödediğimi bilmeden .Tekrar Deyyus sun diyince çok sinirlendim ,kendimden hiç beklemezdim ! Hocaya vurdum; Eski belediyenin önünde öğrencisi görüp Polise şikayet etmiş! Polisler geldi beni aralarına alıp karakola, Amirin karşısına çıkardılar! Baktım amirin yanında beni şikayet eden de var.Amirden önce Halis sana yakışıyor mu , Hocam a neden vuruyorsun? Dedi! Amir de ona katılıp sorunca? Yapılan Haksız itham ile sinirimden kendimi tutamadım , ağladım .Amire " Amir bey Eskişehirde otobüs şöforuyum , eş dost arkadaşlarıma ,babasına bakmıyo diyolar! Eskişehire götürmek  için geldim  niye götürüyosun  " Lan Deyyus " diyolar ! Amir bey babam'a bakmaya götürüyorum deyince ; Amir baban nerde?Lokantada ,dedim.Babam bastonu ile Adliye binasının merdivenlerini çıkamaz deyince; Amir iki polis Lokantaya indik .Dedikodu yapanlar da orda! Amir babama " Amca bu neyin olur" diye sordu.Babam ;"Oğlum "olur ."Seni nereye götürüyo?"Eskişehire " .Niye götürüyo dedi.Rahmetli babam "bakmaya götürüyor" Daha önce defalarca götürdü " ben oralarda duramadım ;eşim dostum burda yapamadım oğlum .Burada da sobamı yakan yok; Birde şeker hastalığı yüzünden ayak parmaklarım kesik , hiç iyileşmiyo , günlük pansuman yapılması lazım! Bu yüzden pek belleyen yok .Bu kez dayanabildiğim kadar kalacağım deyince; Amir o iki kişiye dönüp haksız yere bir insanı şaibe altında bırakıp birde şikayetçi olmayın , çekin gidin buradan dedi .Babamı alıp tekrar Şehire getirdim.

2 Ay durabildi;''Oğlum özledim Emirdağ,a götür beni,olmuyo dedi.Kendisinin isteğini yerine getirdim.Bizede yol göründü Emirdağ,a! 1966 da döndük ,Tahmes Münibüs alıp Afyon –Bolvadin-Tavşanlı-Çifteler-Köyler Çalışıyom,;Hanımda Allah razı olsun Evde Babama bakıyo vicdanım rahat..




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HALİS ERENOĞLU /HAYATI TÜRKÜLERİ ZALIM POYRAZ EMİRDAĞ - 1-

ZALIM POYRAZ VE HİKAYESİ - 6 -

ALLI GELİN - GURTLU DERELER - 3 -