KARA KAHVE İDİM / ÇOĞU,NUN GEDİKTEN Bİ GELİN AŞTI - 4 -
Birazda YAYLACILIK .
ÇOBAN KÖPEĞİ
Rahmetli Babam Yarımca'dan bi köpek getirdi. Çok sevindim. Köpeğin boynunda bir sırık bağlı. Sırığın bir ucunu semere bağladım, doğru Kürtün'e. Köpek bizi yabancıladı, mahzunlaştı. Garip bişey yemiyo. Haceli Emmi "Baban bu areseyi nerden bulmuş?" deyip duruyo. O da bana dokunuyo. Sene 1945-46. O bölgede beyaz bir canavar (Kurt) vardı. Bunu Dönelili, Yüreğilliler bilirler. Çok hayvanı sıkıp öldürdü. Kuytuluğun önünde toplu halde oturuyoruz. Köpek de kuytuluğun üstünde yatıyodu. Ordan atladığını gördük, Çingen Deresine doğru gidiyo. Biz de sırta çıktık. Neye koşuyo diye baktık beyaz canavar Kayalıdereye doğru gidiyo. Köpek önüne kattı kovalıyo, dereyi aşırdı, gözden kayboldu. Neden sonra soluya soluya köpek geldi. Tüyleri, ağzı, burnu kan olmuş. Bir sevinç görmeyin, hepimize sarılıyo. Hele bana. Üstüme atlıyo, elimi yüzümü yalıyo. Haceli Emmi "Hemen yal yapın." dedi. Önüne koyduğumuz yalı iştahla yedi. Köpek canavarı kovalarken Dönelili Eyüp Çavuş görmüş. Canavarı yakalamış, parçalayıp öldürmüş. Babama "16 yılkı beygirim var, içinden seç al, köpeği bana ver." dedi. Babam da "Eyüp, yaylacı köpeğiyle anılır, veremem." dediğini hatırlarım. Haceli Emmi "Halis senin üzüleceğini bilmesem köpeği birine verip savuşturacaktım, iyi ki vermemişim." dedi. Her sene bir dölünü alıp büyütürdük. Yaylaya konduğumuz bir yaz, gene bir eniğini aldık büyütüyoduk. Aleyçiğin gölgesinde otururken karcılar geçiyolardı. Kar yatağından kar söküp Salı günü Emirdağ pazarında karlı buzlu yapar satarlardı. Enik karcılara doğru üre üre epey gitti. Geri döndü geldi, boynunu bir sağa bir sola oynatmaya başladı, çeniliye çeniliye öldü. Büyükler Karcıların nazarı değdi dediler, çok üzüldüm. Anasını bağladık, leşini kepire gömdük. Bir kaç gün sonra Anasını bıraktık. Nasılsa bulmuş eniği çıkarmış başında haftalarca bişey yemedi içmedi. Bir gün baktık anası da yanıbaşında öldü. Şu dörtlük aklıma geldi.
Değirmen damı zindandır, döndüğünde belli olmaz,
Köpekte keramet vardır, öldüğünde belli olmaz. Kadın adama düşmandır, güldüğünden belli olmaz.
Kendine taş ara, suyu geçmeden saplanıp kalırsın batak içinde.
Dilini beğenip öpme her ağzı, yılandan zehirli dil vardır.
1970'li yıllar, ağır ceza o zaman Emirdağındaydı. Sonradan Bolvadin'e kaydırdılar. Yarım damın ilerisinde keşfe gittik, keşif bitti. Yarım damın çeşmesinde durdum Hakimler Savcılar hep birlikte elimizi yüzümüzü yıkadık su içtik. Ufak bir mahalle idi. Savcılar tereyağı, örme yün çorap aldılar. Çeşmenin başında yaşlı kır sakallı bir adam vardı. Adama dönüp "Amca ben çocuğudum, 1940'lı yıllarda Babam buradan bi köpek getirdiydi." dedim. Amca "Oğlum Adil Ağa'nın oğlu musun? Hele benziyosun...Adil Ağa'ya o cins köpeği ben verdim. Babayın hatırı için verildi, değilse dünyayı verseler vermezdim." dedi.
Yaylaya o zaman bir biz birde Haceli Emmiler konardı. Yediyüz küsür bizim, ikiyüzelli de Haceli Emmi'nin koyun olurdu. Çoban elini kulağına alıp bi başlardı türküye...
Kangal çiçek açmış ucu tikenli,
Yeni bir yar sevdim onyedi benli,
Bin koyun güderim ellisi çanlı,
Satarım çanları alırım seni.
KOZANIN MEHMET
Sabah koyun Arkaçtan kalktımı,(Koyunun yattığı kuytu düz yer)Yelli bele bir kanat vurur yelli beli kaplar,Karnı doyar geviş getirmeye başlar,geri döner, Bir kara Erkeç bir Tiftik Erkeç birde köpek önde Koyunu Hiç bırakmazdı,o zaman Yavşanların Altında Yumak var idi Koyun Çabuk doyardı ,Anam rahmetli git kekik yol gel kekikli suyla çimdiriyim(Banyo Yaptırayım)seni derdi,Aleyçiğin arkasından bir kucak yolup gelirdim,Bir kınalı kuş bizi Alışlıdan Göğüs Yaylaya kadar öte öte bizi çıkarırdı kılavuzluk yapardı.Şimdi onların esamesi yok nesilleri yok oldu galiba,Dünyada bizim gibi yaşlanıyo gocuyo.Anam Yaylada yalnızlıktan konu komşu yok Bir çoban birde biz ağzı eğrilmiş gibi oturuyoz diye şikayet ederdi,Biraz komşu alında Yaylayı öyle yaylayalım dedi,Babam rahmetli Annemi sayar severdi ,koyunun bir kısmını Manoğozlu Kısırın Hacıya,Bir kısmını Tilki siğenli Kaçığa ortağına gönderdi,ertesi sene Komşular Seydı Çiftçi,(Amcam),Cinibizlerin Gara Halil,Elhanlı Goca Laz,,Boyacı Estir aba,Kara Sabriye ,Aptullah Gümüşel Amca,,Bakkal Şehabettin amcanın karısı Kör Hava,,Culuk Ziya,Ostuğun Mehmet ilen senelerce Yayla kömşuluğu yaptık.Ostuğun Mehmedin Hanımı Binnaz aba çıkardı Yaylaya,çıkarken Akpınarla,Çatallının arasında ,Kozanın Mehmet gezinirdi,bana len ağa hangi yaylaya çıkacaksın ,bende Göğüse dedimmi, vay Binnazımın Yaylasınamı,bir Gül koparayımda Binnazıma götür derdi,getirir Binnaz Abaya verirdim,Efem gibi kokuyo de derdi ,pazara inerken mutlaka Kozan,a rastlamak mümkündü.Pazartesi Salı günü pazarı pazarlayıp geri Yaylaya çıkardık,Bunuda Kozan Mehmet Ağa iyi bilirdi,Bana Ağa gülü Binnazıma verdinmi,verdim Efem gibi kokuyo dedi derdim,Ağzından öpeyim Kurban olayım Ağzına derdi.Akıl sıra Binnaz abaya havastı,Binnaz Abada onunla dalga geçerdi.Yayla hayatı hep gırgır Şamata ,o zamanki yayla komşusu kadar iyi niyetli kimse yoktu,art niyet diye bir şey bilinmiyodu,Elif Anam zayıf,gücü yok. Kız Kardeşimin biride Gelin oldu,Bir Anam bir Kızkardeşim sağabildiğimiz kadar sağalım derken komşuların koyunları fazla değildi,kendi koyunlarının sağım işini bitiren komşular bizim koyunları sağmaya yardım ederlerdi.Bir iki Kazana yakın süt sağarlardı,Anam rahmetli sütü kaynatır yarım tenekelere döker Yüzü kaymak Tutar Ertesi gün yüzünün kaymağını deriye toplar ,Yağsız sütüde çökelik peyniri yapardı.Yayladan ineceğimize yakın Pınarın başına gider, komşuların yardımı ile Kaymak yoğrula yoğrula Tereyağ olur,Derilere basılırdı.Gene kaymak altı sütten çökelik yaparlardı,Abdullah amcanın hanımı Güssün abaya çağırır Güssün aba elinde sırıkla gelir hiç boşluk bırakmadan deriye basardı.Yayla yaylandı,Tuluklar basıldı,Topakevi söktük ,Ekseri bizi göçüren Çatallıdan Battal Ahmedin oğlanları olurdıu.Eşeklerle geldiler Eşyaları herşeyi Eşeklere yüklediler göç başladı,Bizi çatallıya kadar indirirler ondan sonra At arabalarına yük aktarılır,Bucağa Elhan köyün karşısına Muratların harman yerinin yanına indirilirdi.Tekrar ya Aleyçik ya Topakev kurulur kuytuluk yapılır Koyunda gelir Başak toplar,Süt sağılır Anam teneke peynirine başlar ,koyun başağı yedimi teneke peynir lezzeti bir başka olurdu,Koyunun yattığı yerin üstünde Suvermez yoluna dayanan otuzbeş dönüm Tarlamız vardı ,Babam Osmanelinden Ala Karpuz Çekirdeği getirmiş yarım dönümüne yemek için bostan ektirmiş ,bostanlar büyüdü yiyen içen bulunmadı,baktım tarlada kalacak , Sabah ayazı yemiş Ala karpuzu çok severdim,heç olmasın diye Eşeğin heybesine doldurup ,Emiradağına Şimdiki Çıldırların Benzinliğin olduğu yer Bostan Koyun pazarı idi:Heybesini üçbuçuk liradan satar,harçlığımı çıkarırdım,o keyfle Eşeğe biner Türkü çağır çağıra bucağa varırdım.
KARA KAHVE İDİM KAVRULANADIM
Kara kahveidim Kavrulamadım,
Uzun harman idim savrulamadım,
Yar çorap örerken yanına vardım,
Tatlı dillerinden ayrılamadım,
Hoş geldin sevdiğim bağın başına,
Zalım anan ağı kattı aşıma,
Hiçbir yanlarına havas değilim,
Tombul memeilen hilal kaşına.
Yarimin evide şoseye yakın,
O topak aynıda kendine bakın,
Dağın ayısından kendini sakın.
Varma yarim varma sırık(Mehmed,e:) oğlana.
Koyun Bucakta sağılıp kalktımı Ağılcığın yanlarına doğru gezdirir Kuyudan su çekilir Hatıllar dolar Babam Asfinik ile Tuzu karıştırıp su dolu hatıllara serper , koyun bu ilaçlı suyu içtimi Hayvanda ne Kelebek ne Şap hiçbirşey hastalık olmaz derdi, kendi kendini yetiştirmiş veteriner gibiydi,
Çoğu köyünden kuzu çobanımız,bilmem kendi yaktı bilmem başkası,bazen kuzuları yaylıma götürürken benide götürür,bi ağaç gölgesi bulursak onun gölgesine,bulamazsak bi kaya gölgesine otururduk,Çolak çoban elini kulağına alır başlar türkü söylemeye.
***ÇOĞULU KUZU ÇOBANI ÇOLAK ÇOBAN söylerdi
Çuğunun gedikten bir gelin aştı,
Saramadım onun ince belini,ince beliniii,innncee belinii,
Gelini gelini Çoğu geliniii ,Gız abam geliniii.
Saramadım onun ince belini,ince beliniii,innncee belinii,
Çiçeğin dalınada guş yuva yapmışş,
Yuvanın üstüne de bir gelin yatmışşş,biiir gelin yatmışş.
Gelinin saçını da kabayel atmışşş,
Sen dara da ben öreyim örgünüüü,Gız abam örgünüü.
Evlerinin önüde gademe daşlıı,
Yarim burdan geçti yan arkadaşlıı,yaan arkadaşlı,
Yeni bir yar sevdim Tuvalet saçlııı, Yeni bir yar sevdim tuvalet saçlıı,
Saçıyın telinede gurban olayımm,gurban olayımmm.
SETTER AĞA/ŞEKER HASTALIĞI ×
Babam rahmetli avcı idi,üç kafes kekliği vardı.Sabah seherde ötmeye başlarlar ,Yelli belin döşünde ,Çeğilli pınarın üzerinde birer küme,yaylanın Karaçamır,ı yönünde ve bir kümede Çürük kayanın altında vardı.Kafesteki keklikler başlarlar seherde ötmeye,her keklik bir goyak tutar "bizim kekliklerin sesine ,Aleyçiğin üzerine dolarlardı .Goyaktaki keklik bizim kafes kekliğine kavgaya gelir ;Babam gelen kekliği vurur,annem rahmetli Yahni yapar yerdik.1947 senesine kadar bol keklik olurdu.Yaylaya çıktığımızda ,her çıkışta sütü kaynatacağımız kazan,ın altına yakmak için Dandın,a oduna gidilirdi.O sene çok kış oldu.Dandında bir mağara "in" var ,kar altı ay kalkmadı ,soğuktan binlerce keklik kırılmış hepsi açlıktan ölmüşler,ondan sonra keklik sayısı çok azaldı. Birde babam erkek kuzuyu yayladan indirmezdi,iki güne bir kuzu keser,misafiri hiç eksik olmadığı gibi kendide oturduğu zaman bir kuzuyu yerdi.Tam 127 kiloydu;Taksiylen Çatallı,ya kadar gelir "Alan,ın avluya taksiyi kitler,oradan at sırtında kısrak ilen yaylaya çıkardık.Oruç yaylada tutulur,anam rahmetli hepimizin Oruç tutmasını isterdi.Babam Balcam,da birinde güzel öten bi kafes kekliği olduğunu duymuş"kuzu çobanımız İbiş ,i Balcam,a gönderdi.Bizde babamla kuzuyu Çürükkaya,nın arkasında Poyraz pınarına kadar güde güde götürdük.Kuzuların karnı doydu ,öğlen uykusuna yattılar.Babam oğlum ben Zibetli,ye Setter ağan,ın yanına ineceğim,(Babam ,Setter ağa Böle teyze çocukları olur)aman gözünü dört aç ,Çürükkaya,dan Canavar gelir kuzuyu kırdırırsın "Çürükkaya,da canavar çok derlerdi,bi onun kaygısı birde oruç tutuyom,kayanın başında kuzuları görecek şekilde oturuyom,mayışıp kalmışım ,koyunlar sağılıp kuzuların emişme zamanı geliyor.O ara biri aşağıdan yukarıya felaket olmuş gibi bağırıyo!"İrkildim"Baktım rahmetli Setter ağa hay veriyo;Canavar kuzuyu yedi varıyo,Canava kuzuyu yedi varıyo diye bas bas bağırıyo!Telaşlanıp kalkıp kayanın tepesine dikildim ,gözümü kuzulardan ayırmıyom,Setter ağa ha bire durmadan Hay veriyo,canavar kuzuyu yedi geliyoo!Bizim kuzular yatıyo ,acaba başkasının kuzusuna mı sardı ? Nerde bu canavar diye her tarafı gözetliyom ,hiçbir hareket yok!Birde aşağı koyaktan babam rahmetli çıktı.Baba canavar falan göremiyom Setter amca durmadan hay veriyo dedim.Oğlum kesti bir kuzu yedirdi "beni Canavar "yaptı" beni haylıyo"ardımdan bağırıyo diye güldü.Oradan doğru Poyraz Pınarına yanaştı ;Buz gibi Pınarın suyu kandırmadı ,oğlum sen kuzuyu götür emiştir ben Çeğilli,ye gediyom dedi.O gün akşama kadar oradan gelmedi.Ertesi gün oğlum kısrağı tut gel ,Emirdağı,na gidelim dedi.Kısrağı tuttum getirdim,babam eğerledi,eğere kendi oturdu bende ardına bindim.Emirdağına geldik o zaman Şeleğinen ot satarlardı ,ot alıp kısrağın önüne attım.Babam Lütfi Tarhan Ağbimlerin borda kapıdan hiç kimseye seslenmeden içeri girdi,bişeyler olduğu belliydi tuhafıma gitti,evin kapısını açtım ,yukarı kata tahta merdiven çıkardı,merdivenin birisine oturmuş "ağlıyo"Babamı o zamana kadar hiç ağlarken görmedim çok garibime gitti.Hacıvahit dedemden kalan Haney,in( Konak) aşağısında,Lütfi ağbim,lerin eve ,yola bakan tarafta Elmas halam balkona yaslanmış duruyo"hemen koştum Hala Hala babam ağlıyo deyince !O nasıl laf diye halam yanına geldi bende ardından girdim,gardaşım çocuğun önüsıra ne ağlıyon çoluğu çocuğu bereğenti ediyon dedi.Babam ;Bacım bacım babamın hastalığına dutulmuşum deyinde bu sefer ikiside ağlamaya başladılar,tabii bizde garıştık ağıda.Goyun'ların kırılması ,üzüntü;Sona babamın hastalığını öğrendiydik şeker miş.
Rahmetli yeme konusunda hiç alışkanlıklarından vaz geçmedi.Ayağında yara oluştu hiç iyileşmedi,ayak parmaklarını kestiler irin oluşuyodu her gün pansuman yapılır ,ayağı sargılı gezer , gene yemeye devam eder sabah Kelle paça, yumurtalı pide can boğazdan gelir derler, can boğazdan da gidiyo 68 yılında bu dünyadan göçtü.
Rahmetli MALUK KESKİN
Oğlum yayladan kısrağı Emirdağına getir;Emirdağ,lılar Adil ağa doğum ,yaralı,hasta oluyo sen Taksiyi Çatallıya kitliyosun kendin yaylaya çıkıyosun diye sitem ettiler,bende Emin Çavuş,a Afyon,dan bir şöfor bul dedim"oda bulup göndermiş.Sayfanın Başında (şöfor İsmail,taksiyle kasketli resmi olan)Biz yaylaya çıktıkmı o çalıştıracak dedi.Yayladan Bucağa Elhan,ın yanına dönüyok. Murat,ların yanı Haceli emmilerin harman yerinde koyun başak topluyo,bizimde tarla var "bir kısmına bostan ekiyoz,bizim konduğumuz tarla ilen Murat,ların harman yerinin arasına koyun yatar,ikindine doğru koyun kalktımı çoluk çocuk Ağılcık düzüne doğru gezdirirdik, biz gezdirene kadar "Bucak "kuyusundan Hatıllara su çekilir koyun içer ,gece örüme gider,çok zaman babam götürür ,Haceli emmi akşam sonu gider koyunu babamdan teslim alır ,babam geç vakit gelirdi.Ben boş dururmuyum ?Yayladan indik ya babam şöfor,a yol verir ,bende Mağluğu çağırır ;Babası Adıgüzel emmi kuzu çobanı idi"Maluk kol çevirir ,babam Ali hocanın yazdamının tepeyi aştımı,çalıştırır gezerdik.Taksiyi kullanmayı çok severdim,eski yerine yanaştırır ,ayağımızla taksinin izlerini silerdik.
Bir gün Bostandan Arap Şememe,si buldum.Maluk,un kardeşleri onların Aleyçik,te ,büyüklerde bizim Aleyçik,te oturuyo.Maluk hasırın üstünde arkası üstü yatıyo.Arap Şememe,sini bana ver deyip duruyo.Maluk küçüklüğünde çok çirkindi, hatta beş kuruşa elini bileğine kadar ağzına sokardı;Tırnağım ile Şememe,nin başını deldim.Maluk gene istedi,ağzına sokarsan sana vereceğim dedim 'kabul etti .Ağzına Şememe,yi sokar sokmaz çenesini kavuşturdum !Maluk hırıltı çıkarıyo sonra kendinden geçti öldü sandım .Korkumdan Bucaktan Emirdağına kadar koştum .Emirdağ,ında ağrıklı evde Naftalin,lerin kokusunu çeke çeke endişe içinde yattım,sabah oldu kalktım .Babam Taksiyle gelmiş meydan kahvesinde Gedigoğulların Hulisi ile tavla oynuyo yanlarına vardım; Sadece akşam nerdeyidin dedi? Burda kaldım dedim" beni bir sevinç kapladı demek Maluk ölmemiş diye çok rahatladım.
Bucağa vardım Maluk onu çoktan unutmuş gözüküyo; Hadi kardeşim Elhan,a gidelim dedi,kırmadım gittik gölgede kirişin üstünde köylüler oturuyo bizde oturduk birbirlerine şaka yapıyolar.Goca lazın Süleyman Kara da var.Onlarlada yaylaya çıkardık,Elhan,da lakap takmak meşhurdu.Kalktı oturan köylülere ;Size Allahümmesalliyi okuyummu? Oku dediler. Lakapları sayarlardı.
Kara başladı;
Allahümmesalli,
Kirmid,in Süllü,
Goca başın Yallı,
Ardıçların Kelli,
Gocalaz,ın Telli,
Çölbeğin Güllü,
Topal Alinin illi.
Bunların hepsi Elhan,da mevcut.
Elhandan ayrıldıkmı;
Gökte yıldız elliatmış,
Mevlam neler yaratmış,
Ak gerdanın altına aman aman,
Lokum suyu damlatmış.
Gökte yıldız sayılmaz,
Çiğ yumurta soyulmaz ,
Güzel olan gızların aman aman
sevmesine doyulmaz.
Gökte yıldız ellidir,
Elliside bellidir,
Sevda çeken gızların aman aman,
Gözlerinden bellidir.
Elhandan yurda kadar söyler gelirdik.
Kuyudan Koyun,lara kova ile Hatılları doldurur ,Koyun içer; Çoban gece örüm,e götürür. Son baharda koç salardık.Koç katımı başladımı ,Koçları rengarenk boyar,seçim katım olur,Yarımca,nın otu iyi derler" haydi Bucak,tan Yarımca,ya göç başlardı.
Yarımca,ya konduk,yatakta yatıyom,yatağın içinde yumuşak yumuşak canlılar var birden irkildim korkup fırladım kalktım;Baktım yatağın başında "Maluk "Geleni,leri tutmuş ipe çatmış yatağımın içine salmış gülüyo.Bana "sen bana Arap Şememe,sini yedirirsin ya dedi" unutmamış.Geleninin deliğine güğümle su döktünmü baygın baygın deliğinden çıkardı.O günler ne güzel günlerdi.
Bu Türkü,yü de 1945-46 da Kuzu Çobanımız Kurtludereli Eyüp söylerdi,.Çok şen şakrak biriydi,Yaylada tüm Aleyçik ,Topakevde oturan kadın erkek Akşam gün battımı Ay ışığında bir araya toplanıp sohbet ederler ,Eyüp Emmiye len ağa bi dokun derler Oda ağıtlar,Türküler söylerdi .
ASLAN BALIM(( ismail ÇAKIR derledi)
Afyonun urganı,
Türlüde pamuk yorganı hey,
Aslanda balımı sorarsan.dokuz keser kurbanı,
Aman,aman.aman aman,
Çok içmişim başım duman,
Ben bu derde dayanamam hey.
Badılcanlar (patlıcanlar)boy verir,
O yarde göbek goy verir,hey,
Aslanda balımı sorarsan uçkurluktan (her gelene yol verir)yol verir,
Aman,aman.aman aman,
Çok içmişim başım duman,
Ben bu derde dayanamam hey.
Zerdalinin gazeli,
Doğanların güzeli,hey,
Değirmen deresine kazılmış,aslan balımın mezarı,
Aman,aman.aman aman,
Çok içmişim başım duman,
Ben bu derde dayanamam hey.
Rahmetli Babam AFYON İL Genel meclis üyesi idi.Afyona toplantıya gider gelirdi,birisinden Bakır altı ok getirdi yakama taktı,bana bu okların herbirinin bir anlamı var ,bilmiyorum dedim ,babam bak oğlum bu oklar bizim partinin simgesi ''Cumhuriyetçiyiz,Halkçıyız,Devletçiyiz,Milliyetçiyiz,Laikiz,İnkilapçıyız''o altı okun hatırına felsefesine partim aynı.Bir senede kuzu çobanı Keleşler'in kel Mehmet'i tuttuk;Ana baba bu Belcel'i kel Mehmet'e benziyo dedim,Adı Belceli kaldı.Biz hep aynı Kürtün yayla,bucak koyunun ardında dolanırdık, tekrar sayar koyunu çobana her sene aşağı yukarı 750-800 ,e yakın teslim ederdik.Koyun kürtün,e yürüdü ,bizde Emirdağ'ına geldik.
Kırkbeşte ilkokula başladım.artık kışa giriyoruz.Yeni köyde halam vardı,düğünleri varmış okuntu göndermişler.Taksinin gitmesine imkan yok,her taraf çamur.Dedemin konağın borda kapısının olduğu yerde garaj vardı,Taksi yaza kadar orda kalırdı.Babam Yalangıranın yaylıyı tuttu,anam rahmetli,ben yaylıynan Yeniköy'e vardık,akşam düğün başladı kızlar üç etek saya,yuvalı kundura oyuna kalkarlar,tahta kaşıkları avuç içi değilde uçlarından tutarak oyuna başlar,ağzı yakışan kadın da ileğen ilen çalıp söyler kızları oynatırdı,söylenilen türküleri bir bir heceler kafama sözlerini söylenişini yazar söylerdim.
CAMİNİN ARDINA KURMUŞ KAZANI.
--Caminin ardına kurmuş kazanı, (ulaş Kurtuluş Ünlü derledi)
İnce bele veri vermiş düzeni,
Senmiyidin yeni köyün güzeli,
Sen gideli köyün dadı galmadı,
Ne oturasım var nede durasım,
İstiyo canlarım yari göresim,
Evvel nazlı yarnen bir aradaydık,
Şimdi kağıtlarda olduk iresim,
Kaşların karada gözlerin Elmas,
Gider bu güzellik sanada kalmaz,
Beni gorda bi kötüye varırsan,
Vallahi sevdiğim mideler almaz.
Günlerim yaklaştı giderim burdan,
Hiç adam yarine olmamı gurban,
Sallanı sallanı yar geçti burdan,
Her geçmede ağladıyon sen beni.
Öldürüyon sen beni.
Sabahınan gün vuruyo duvara,
Güzel gelin senin gocan avara,
Faydasız çamuru çalma duvara,
İçinde yatacak yar olmayınca.
Ertesi gün gelirken yaylının arka tarafına geçtim bunları unutmayım iyice belleyim derken herhalde sesimi biraz yüksetmişimki !
Anam Eşşek deli onlarımı belledin diye elini üzerime bi salladı.
Derlerya Emirdağı birbirine ulalı ,söyleyen çok güzel söylemiş,Ayrık kökü gibi hep birbirine hısım akraba,eskiden birbirlerine çok tutkunlardı,birinin başına bir iş gelse koşarlardı,hala o tutkunluğu cenazelerde azda olsa gösteriyolar.Topak kızın Hakkı kumara para vermiş Anam dururmu ,hemen yanına vardık memnun oldular.Rahmetli Topak gız ''Hacca bacım Hacı gardaşım olsaydı bunlar başımıza gelmezdi''diye döğündü;Ordakiler ağlaştılar,ayrıldık eve geldik.Bellek kuvvetli gece gündüz durmadan bunları heceliyom,aklıma iyice yerleştiriyom,bazı türküyü abdallardan öğrenirdim,köye kente düğüne giderler orada anonim olan türkülerimizi söylerler ama güzel çalıp güzel söyleyemezlerdi,örneğin'' Al fadimem,Altınımı ben boynuma dizerim''türkülerini Eski Mustafa Bektaş,Irıza,Musa düğün yerinde önlerinde çay bardağıynan birer kupa Rakı çeker sonra bıyıklarını silerler,başlarlar söylemeye.Gabirleri cennet olsun.
Hamzahacılıda bir kızı istemediğine vermişler kızda kendini guyuya atmış,Bekteş Rahmetli söylerdi.
Altınımı ben boynuma dizerim,
Ağlayı ağlayı destan yazarım,
Zorunan veriyo şu zalım babam,
Ölümünen ben bu işi bozarım.
Aldım helkeleri giderim suya ,
Aman Babam aman ben varmam ona,
Üç gün evvel söyledim ben anama,
Dördüncüsü günü yanarsın bana.
Yaşmağım bozuldu bağlayamadım,
Derdimi ellere söyleyemedim,
Zorunan veriyo şu zalım Babam,
Ben cahil gönlümü eğleyemedim.
Keşif geldi gapımıza dayandı,
Sarı saçlar al kanlara boyandı,
Taşmıidi şu anamın yüreği,
Nasıl oldu bu acıya dayandı.
Al fadimemi söylerler ,fakat ritim yok klarnet ile eşlik ederlerdi,içime kapanık biri olduğumdan bu türküleri çok iyi belledim ama çoğunlukla yalnız söylüyodum,Bazı arkadaşlar bildiklerinden rahmetli eski belediye başkanı Münür Ağbi;(ÖZKARA) Abdal Musa ile içerlerken yanlarına vardım ''Halis güzel söylüyomuşsun sesinde çok güzelmiş,bi söyle dedi''bende terleye sıkıla Al Fadimemi söyledim.
AL FADİMEM
Al fadimem,al fadimem,
Yanakların bal fadimem,
Goynundan gül memem düşmüş, (uyan uayn sabah oldu)
Geri dönde al fadimem, (Namazını gıl fadimem)
Evlerinin önü yoldur,
Yoldan geçen garakoldur,
Gurban olam sarı gelin, (al fadimem)
Gel destini bizden doldur,
Al fadimem bal fadimem,
Yanakların bal fadimem,
Uyan uyan sabah oldu,
Namazını gıl fadimem,
Evlerinin ardı kepir,
Atlı gelir güpür güpür,
Gurban olam al fadimem,
Gelde evimizi süpür,
Allı gelin gürcümüsün,
Şu dağların burcumusun,
Gurban olam sarı gelin,
Sen kötünün harcımısın,
Koyun yola dizilirdi,
Yunu ipek süzülürdü,
Hadımımış gavur dölü,
Bağlı olsa çözülürdü.
YAŞAR (PÖRNEK TÜRKÜSÜ)
Pörnek suyu duruldu,
Yaşar gelin yoruldu,
Hökümete var gele,
Şah damarın kırıldı.
Yalanmıydın yaşar,
Karakolda doğru söyler,
Mahkemede şaşar.
Ben giderim oduna,
Şahan derler adıma,
Geleli üç ay oldu,
Doyamadım dadına ,
Yalanmıydım yaşar ,
Karakolda doğru söyler ,
Mahkemede şaşar.
Kaymakamlar kadılar,
Yaşar gelsin dediler,
Otuz gündür karakola,
Döküm oldu gidiler.
Yalanmıydım yaşar ,
Karakolda doğru söyler ,
Mahkemede şaşar.
Tarlaya koştum saban,
Cık cık değilmi baban,
Jandarmalar götürürken,
Kurtar beni Muhtar ağam,
Yalanmıydım yaşar ,
Karakolda doğru söyler ,
Mahkemede şaşar.
Hökümetin üst katı ,
Çekin binelim atı,
Sevilecek can değilsin,
Cahillik alameti.
Yalanmıydım yaşar ,
Karakolda doğru söyler ,
Mahkemede şaşar
Koştuğum öküz sarı,
Ne duruyon zalım karı,
Eller almış yarini,
Alamadım Yaşar yari.
Yalanmıydım yaşar ,
Karakolda doğru söyler ,
Mahkemede şaşar.
Kır beygire vurduyudum Hamıdı,
Yaşar gelin gavlimizde bumuydu,
Pörneğin içini bozup dağıtan,
Agam denen Tophanenin Hamid,i,kötü Hamid,i.
Yalanmıydım yaşar ,
Karakolda doğru söyler ,
Mahkemede şaşar
Yalanmıydı Eller,
Angara,ya namınıza vardı geldi teller.
Varma yarim Cıkcıklara ,
Cıkcıklarda Meram var.
Meram oldum işte,
Yarim seni görüyodum,
Hayal,nen düşte.
Karşıdan gelen atlı,
Altında kilim katlı,
Anam babam sağ olsun,
Hepisinden yar tatlı.
Yalanmıydım yaşar ,
Karakolda doğru söyler ,
Mahkemede şaşar.
Sarı yayımın bendi,
Ne tez unuttun andı,
Düşmanlar bile etmez,
Bana ettiğin fendi.Yalanmıydım yaşar ,
Karakolda doğru söyler ,
Mahkemede şaşar.
Irıza rahmetli çok hoşuna gitmiş olmalıki, her düğünde Klarnet'i kulağıma dayar ''Edem Gurban oluyum bi söyle'',bende hatırını kırmazdım.Çocukluğumuzda düğünler başlı başına eğlence kaynağıydı.
DOLANDIMDA GELDİM EMİRDAĞINDAN,
Dolandımda geldim Emirdağından,
Üzüm yedim yar babayın bağından,Asma Bağından,
Gatmer mi ediyon Tere yağından,
Eritte kat yüreğimin yağından sade yağından,
Dolmalı evlere sererler kilim,
Çok ardına düştüm ayağım yalın,
Tenhalarda denk getirdim yarimi,
Çözmedim düğmeni gırılsın elim.
Karanlık derede izler sürülmez,
Yarden ayrılanın derdi sorulmaz,
Zalım anan bana ölsün diyomuş,
Bir ben ölmeyinen dünya durulmaz.
Tandıra gel nazlı yarim Tandıra,
Dükkanda dikeyim sana Gundura ,süslü Gundura,
Varma yarim varma aldanıyon sen,
Zeytin sırığına beli Gambura,beli Gambura.
Asmalı Harıma vedim başımı,
Güccüğüdü büyütmüşler yaşımı,
Emmi ,Dayı,Hala ,Teyze bir olmuş,
Benden ayırmışlar nazlı eşimi,anam eşimi
Yorumlar
Yorum Gönder